O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez…
Arz’ın karanlıklarındaki tek bir tane, yaş ve kuru herşey Kitâb-ı Mubîn’dedir.
(Ayet-i Kerime Meâli)
Hazreti Musa aleyhi’s-selam’ın: “Ya Rabbi, hikmet ve adaletinin gizli tecellilerinden bana da bir şule göster” niyazına, Hakk Teâlâ Hazretleri “Falan sahradaki çeşmeyi, görülmeyecek bir yerden seyret” hitabıyla mukabele buyurur.
Hazreti Musa aleyhi’s-selam sahraya varır, çeşmenin yakınındaki bir ağacın altında ibadetini yaptıktan sonra, beklemeye koyulur.
Sahranın bir ucundan atlı bir gencin çeşmeye doğru geldiğini görür. Çeşme başına gelen genç atından iner. Su içmek için eğildiğinde boynundaki altın kesesini ıslanmasın diye çıkarır ve çeşme başına bırakır. Suyunu içtikten sonra atına atlayarak yoluna devam eder fakat altın kesesini koyduğu yerden almayı unutur.
Biraz sonra suyun başına bir çocuk gelir. Tam su içecekken altın kesesini fark eder ve hiç düşünmeden keseyi alıp oradan uzaklaşır.
Altın kesesini su başında unutan adam keseyi almak için çeşmeye doğru yaklaşmaktadır.
O esnada çeşme başına inleye inleye yaşlı bir adam gelmiş; suyunu içip dinlenmektedir.
Keseyi bıraktığı yerde bulamayan atlı onun aldığını düşünerek ihtiyara: “Altınlar nerede?” der ve onu sıkıştırır. İhtiyar almadığına dair her ne kadar yemin etse de onu inandıramaz. İyice sinirlenen delikanlı belinden kılıcını çektiği gibi ihtiyarı oracıkta öldürür. Üzerini ararsa da bir şey bulamaz ve yoluna devam eder.
Olanı biteni seyreden Hz. Musa ‘aleyhi’s-selam’ hayretle hadisenin hikmetini öğrenmek için: “Yaptığından sual olunmaz olan Allah’ım! Azamet ve Kibriyan hakkı için bu işin hikmetinden beni haberdar et!” diye dua eder. Hakk Teâlâ Hazretleri, Hz. Cebrail’i gönderir; hadisedeki hikmet ve adaleti açıklamasını emreder. O da teker teker anlatır:
“Ya Musa! Çeşme başına altınları bırakan gencin babası, altınları alan çocuğun babasının malını gasp etmiş, hakkını yemişti. Çocuğun aldığı bir kese altın babasının hakkı olup miras yolu ile delikanlıya kalmıştı. O ihtiyar adam ise genç iken, altınları çeşme başında unutan gencin babasını öldürmüştü. O da babasının katilini öldürerek kısası yerine getirmiş oldu.”
* * *
Hak ve adalet seneler, nesiller veya âlemler sonra tecelli ediyor gibi gözükse de, ALLAH indinde zaman söz konusu olmadığı için ‘an’da tecelli eder.
İşte böyledir.
* * *
Kula bela gelmez, Hakk yazmayınca;
Hakk bela vermez, kul azmayınca.
Hakk kulundan bedeli yine kul ile alır,
İlm-i ledün bilmeyenler, onu kul yaptı sanır.
Cümle eşya Halık’ındır, kul eliyle işlenir,
Emr-i Bari olmayınca, sanma bir çöp deprenir.